12 MART İSTİKAL MARŞININ KABULÜ ve M.AKİF ERSOY U ANMA GÜNÜ
12 Mart 2019, Salı

Bugün, İstiklal Marşı’mızın kabulünün 98. yılı ve şairi merhum Mehmet Akif ERSOY’u anma günü vesilesiyle Memur-Sen İl Başkanı Sağlık-Sen Şube Başkanı Recep AKDOĞAN yapmış olduğu açıklamasında;

Mehmet Akif ERSOY, kalemini cennetteki mürekkebe batırmış vatan şairimiz. İstiklal Savaşımızın iki komutanı varsa askeri ve siyasi alanda Mustafa Kemal ATATÜRK. Manevi alanda bu orduyu hazırlayansa Mehmet Akif ERSOY’dur.

Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği günlerde bir marşın yazılması teklif edilir. İstiklal Marşı’nın yazılması için başvuruları öğrenen Mustafa Kemal ATARÜRK sorar: “ Neden Akif yazmadı.” Çünkü o, millet adına yapılacak böyle bir görevin para karşılığında yapılamayacağını düşündüğünden yarışmaya başvurmamıştır. Daha sonra arkadaşları ve Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından ikna edilir. Böylece İstiklal Marşı’mızın yazılma süreci başlar. Kalem bulamadığından tırnağı ile duvara kazır ilk mısrayı. “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak.” Her kelimesine yüzlerce vatan evladının canını feda ettiği İstiklal Marşı’mız, Akif’in kalemiyle en güzel ifade tarzını bulur. Türk dünyasının en büyük şairlerinden Bahtiyar Vahapzade Mehmet Akif’i anlatırken “Ben inanmirem kalemiyle yazdığına, birisi gulağına söyledi.” diyerek ifade eder düşüncelerini.

İstiklal Marşı ile neler anlatır bize Mehmet Akif? Hz. Ebu Bekir’in sözlerine yer verelim:  “Hz. Peygamber ile mağarada iken müşrikler bize o kadar yaklaştılar ki biz onları ve seslerini işitiyorduk. O’na zarar verirler diye çok korktum ve Ya Resulullah eğilip baksalar bizi görecekler.” dedim. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu:” “Sen burada yalnız ikimiz mi varız zannediyorsun? Korkma, ey Ebu Bekir Allah bizimle beraberdir.!” İşte İstiklal Marşı’mızın başlangıçtaki “korkma” sözü Hz Peygamberin bu teselli sözünden gelmektedir. Taceddin dergâhında gece uykusundan uyanarak iki gün içinde bu ruh haliyle yazdı Akif bu marşı. Ondan sonra da onu milletimize adadı ve Safahat adlı eserine almadı. Çünkü o artık Milletin Marşı olmuştu.

Şiirin ilk bölümünde Akif cepheye yani orduya seslenir. Onlara en son ocak kalıncaya kadar bu toprakların vatan olacağını belirtir. Daha sonra bayrağa seslenir: “Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal” diyerek onun mahzun olmamasını ister. “Ben ezelden beridir hür yaşadım.” mısrası ile de kendine yani millete seslenir. Kendi gücümüzün farkına varmamızı ister. Bizim göğsümüzde imanın olduğu sürece Batı’nın ne kadar hayasızca olursa olsun saldırılarının bir sonuç vermeyeceğini dile getirir. “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı” sözleriyle vatan ve toprak kavramını ayırt etmemizi bekler. Der ki sen hangi mezhepten olursan ol ya da hangi kökenden olursan ol. Bak bu toprağın altında senin ataların var. Burası senin memleketin ona göre hareket et. Marşımızın sonunda nazlı hilal şanlı hilale dönüşür ve dökülen kanlarımız da artık helal edilir. Ondan sonra bu milletin bağımsız hür yaşayacağını vurgular.

Yavuz Bülent BAKİLER bir konuşmasında: “Türkiye’nin kalkınması ve çağdaş medeniyet seviyesine yükselmesinin Akif’i tanımakla olacağını söyler. Peki, Akif olmak kolay mıydı? Akif olmak zordu elbet. Akif olmak: ilim, fikir ve dava adamı olmaktı. Akif olmak: Vatan, Millet, Bayrak, Özgür ve bağımsız olmaktı. Akif olmak; İdeal insan, din, tarih şuuru, Türk -İslâm ahlakına sahip olmaktı. Akif olmak; Emanete sadık, alçakgönüllü ve merhametli olmaktı. Maddiyata önem vermemek, maneviyatında bile yalnız bırakılmak, tabutunun üstü örtüsüz bırakılmak, dört üniversite öğrencisinin feryadında milletin maneviyatında uğurlanmaktı. Akif olmak; Alemlerin Efendisi Hz Muhammed Mustafa'yı yaşamında örnek edinmek onun gibi 63 yaşında vefat etmekti.

PAYLAŞ :